10 Mayıs 2012 Perşembe

Köyün Işıkları


Nurdan Gürbilek'in Ev Ödevi kitabının, Latife Tekin'i konu alan "Mırıltıdan Dile" adlı bölümünden bir yoksunluk, bir de yoksunluğun umuda dönüşü hikâyesi...
         
"Bir gün bir arkadaşıyla, bir başka oğlanla birlikte koyunları otlatmaya gidiyor. Yanlarında, annelerinin hazırladığı bir şeyler var; acıktıklarında birlikte yiyecekler. Ama bizim oğlan birden arkadaşının ortadan kaybolduğunu, bir ağacın arkasında ondan gizli bir şeyler yaptığını, bir şeyler yediğini fark ediyor. Görünmeden, merakla onu gözetlemeye başlıyor. Gördüğünü yıllar sonra da hatırlayacak: Arkadaşı, ağacın arkasında gizlice bir şeyi, bir kağıt parçasını yalıyor büyük bir iştahla. Yaklaşınca görebiliyor: Evden yürütülmüş, kullanılmış bitmiş bir Sana margarinin yağlı kağıdı çocuğun elindeki. Sana’nın piyasaya yeni çıktığı, köye yeni ulaştığı yıllar… Sana’nın tadı, kendinden esirgendiğini düşündüğü bütün bir dünyanın, uzaktan ona göz kırpan ışıkların tadı şimdi."

"70’lerin sonları. Tunceli’nin bir köyünde yaşayan, köyden dışarı hiç çıkmamış, o yıllarda çocukları, kocası gibi kendisi de sosyalist olmuş yaşlı bir kadına soruyorlar: “Sosyalizm sizce nasıl bir şey?” Yaşlı kadının altmış küsur yıldır konuştuğu dile yeni girmiş bu sözcüğü tanımlarken fazla düşünmemesi tuhaf. Uzaktaki şehrin parıldayan ışıklarını gösteriyor eliyle. “Tunceli’nin ışıkları,” diyor, “Tunceli’nin ışıkları bence sosyalizm.” Bu tanımın, sözcüğün bütün öteki tanımlarından daha az doğru olduğunu kim söyleyebilir?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder