25 Kasım 2025 Salı

Küba: Başka Bir Dünya Halen Mümkün mü? - 4. Bölüm



        Yiyecek, İçecek, Puro ve Hediyelik

Küba’da yerel sanatçıların yapıp sattığı hediyelikleri süsleyen başlıca yerel figürlerden biri yunus, öbürü de arıkuşu. Afrika etkisinin hissedildiği tahtadan oyma biblo, baston, pipo vb. nesnelerin yanı sıra yerel ressamların elinden çıkma resimler var. Birbirinin kopyası şeyler çoğunlukta olsa da, orijinal bir resim bulma ihtimaliniz az değil. Ancak ucuz değiller, pazarlık yapabilirseniz ne âlâ. Tablo alırsanız biraz daha para verip damgalatın, yoksa ülkeden çıkaramayabilirsiniz. Havana’da “Basílica Menor of San Francisco de Asís” kilisesinin orada bir sokak ressamıyla tanıştım. Ressam Yaser Menendez Sierra az da olsa İngilizce konuşabiliyor, hatta bana sevdiği bir Türk dizisini anlatmaya çalıştı ama bildiğim bir alan değil. Kendisinin binaları yamuk resmedişi, Havana’nın bakımsız binalarını düşününce anlamlı geliyor.













Ülkenin en büyük geçim kaynaklarından olan rom aynı zamanda mill
î içki. Rom deyince Küba’da akla gelecek marka Havana Club, kesinlikle Bacardi değil; çünkü Bacardi de bir Küba markası olmasına rağmen devrimden sonra ülkeden kaçan Batista yanlısı aileye ait bir marka. Küba, romla yapılan birçok ünlü kokteylin de anavatanı; Mojito en popüleri, bunun dışında Pina Colada, Daiquri, Cuba Libre, Ron Collins, Canchanchara, Caipirina var. Tabii kokteyller ağır içicilere ne kadar hitap eder bilmem, hele bol şekerli oldukları düşünüldüğünde. Kokteyl bulmak su bulmaktan daha kolay.


Market ve bakkal ülkemizdeki gibi sık rastlanılan mekânlar değil. Diyelim buldunuz, bakalım burası ülke dışından gelenleri kabul ediyor mu; diyelim kabul edildiniz, bakalım stokta su kalmış mı – benzer durum yiyecekler için de geçerli, turistik restoranda ekmek istiyorsunuz ama yok çünkü sınırlı, o günkü hakları bitmiş. Bir de sokakta sizden sabun isteyenler çıkabiliyor, üniversitedeyken kimyacı arkadaşımın rahat rahat yapıp getirdiği sabuna bile muhtaçlar. Ben önce satıyorlar sanmıştım, meğer sizden sabun istiyorlarmış. Özellikle bakkalların ürün yelpazesi oldukça sınırlı ama çok ucuz, bu nedenle turistlere kapalı, gıda fiyatlarını da devlet kendi vatandaşlarının alım gücüne göre belirliyor. Ambargo şartlarında kendi halkına yetmeye çalışan bir ülke burası sonuçta.

Kübada bir bakkal

Kokteyl kadar popüler başka bir içki de bira. Kendi yerel biraları Cristal ve Bucenaro’yu tercih ediyorlar fakat ülkede bira başta olmak üzere ithal içki de var. Tabii, sokaklarda satılan şeker kamışı suyu (guarapo) ile hindistancevizi suyunu denemeden dönmek bence hata olur. Ve elbette kahve. Çilek ve Çikolata filminde dendiği gibi, “Medeni insanlar çay içerler. Bizlerse kahve içeriz.” Küba’nın meşhur kahvesi Cortadita’yı bir mekânda oturup içebilirsiniz çünkü sütle özel hazırlanılıyor, marketlerde hazır satılan bir şey değil. Kahveye süt mü konur diyenlerdenseniz de, oldukça hafif olan Serrano en popüler öğütülmüş kahve markaları. Çay tiryakilerineyse kötü haber, Küba’da sadece sallama çay var.

Elimden geldiğince vegan beslenmeye çalıştığım için yemek önerim yok fakat yemek konusunda iyi olmadıklarını söylemeliyim. Alt tarafı makarna nasıl kötü yapılabilir, bilmiyorum; öğrencilik hayatımı bile dahil ederek söylüyorum ki, hiç bu kadar kötüsünü tatmamıştım. Hatta denk geldiklerim arasında İngilizceyi iyi konuşan tek kişiler olan Kübalı çift, İstanbul’da bulunmuş ve “Türk yemeklerinin üstüne tatmadık, Küba’daki yemekleri beğenmemeniz normal” dedi.

Ne güzel ki, burada bol bol tropik meyve tüketebilirsiniz; üstelik sokakta, her yerde rahatça, uygun fiyatla bulunabilecek şeyler: ülkemizde bilinen ananas, mango ve hindistancevizinin yanı sıra papaya (frutabomba), guava (guayaba), mamey (ülkenin millî meyvesi), carambola, guanábana (hint ayvası/tarçın elması), mamoncillo, ciruela (bir tür erik) ve şu an aklıma gelmeyen daha birçok tropik meyve. Ancak, denediklerimden ağız tadıma özellikle hitap eden hiçbir meyveye denk gelmediğimi de belirteyim. Hadi ben meyve pek sevmem ama meyve hastası arkadaşın da özellikle beğendiği bir şey çıkmadı. Cips olaraksa muz cipsi (kızarmış muz) oldukça yaygın. Yalnız avokadoları kocaman, kavun gibi, benim gibi sevenler kaçırmasın.


Yedik, içtik, biraz da tüttürelim o zaman. ABD’ye sokulması yasak olan Küba puroları, ülkenin medarıiftiharı; puro meraklılarınınsa milyonlar dökmekten çekinmediği bir şey. Bu purolar o kadar pahalı mı? Evet. Belki de ülkedeki en pahalı şey puro. Ama Küba purolarını dünya çapında benzersiz yapan şey, Küba’da yetiştirilen tütünün kalitesi ve tütünün tamamını tek tek elle saranların mahareti. Bir puro için 3-5 yaprak kullanılıyor ve puro sarılırken yaprağın ortasından geçen damar alınarak nikotinin %80’inden kurtulunmuş oluyor, aksi çok tehlikeli. Yapraklar bal veya bir tür reçineyle yapıştırılıyor. Daha sonra neminin alınması için, nem durumuna göre birkaç gün arasında bekletiliyor. Yeni sarılmış bir puroyu hemen götürmek istiyorsanız evde buzdolabında tutabilirsiniz. Sokakta kaçak olarak satılan ve daha ucuz olan puroları içmekse riskli. Çünkü nikotini alınmamış ve fazla bekletilmiş parça pinçik, artık muz yaprakları kullanılmış olabilir.

En popüler ve en iyi marka Cohiba. Cohiba aslındaa Taíno yerlilerinin sarıp içtikleri tütüne verilen ad. Cohiba markasının çıkışıysa bizzat Fidel’in sayesinde olmuş. 1960’ların ortasında Fidel’in ilgisini, koruması Bienvenido Chicho Perez’in içtiği markasız aromatik puro çekmiş. Korumanın arkadaşı Eduardo Rivera’nın özel olarak yaptığı puroları deneyip çok beğenen Fidel sırf bu puroların üretilmesi için Havana’da El Laguito Cigar Factory’yi açmış. Fidel, sağlık sorunu nedenleriyle puro içmeyi bırakana kadar, Cohiba 6 numara içmiş.

Kalitesiyle öne çıkan diğer markalardan Partagas daha sert ve yoğun, Romeo y Julieta ise içimi rahat olanlardan. Bu markaları Türkiye’deki havaalanlarında da görece uygun fiyata bulabilirsiniz. Yine de, Havana’da fiyat olarak çok daha uygun ve buna rağmen pahalı. Küba’dan kutu içinde en fazla 50 puro getirmenize izin var. Puroları, nemi emen sedir ağacından yapılma kendi kutusunda alırsanız kutuyu sorunsuzca gümrükten geçirebilmeniz için, kutunun üzerinde kendi özgün bandrolünün bulunmasına dikkat edin. Puronun sigara gibi içe çekilmediğini ancak bir puronun ortalama dört sigaraya denk geldiğini hatırlatalım. Rivayete göre, iyi bir puro insandaki kötü enerjiyi alırmış.

 

Ülkeye gelip de almadan dönmeyin denen bir başka şeyse, mucize gençlik aşısı denen Alicia krem; kutusunu 7-8 dolara her yerde bulabiliyorsunuz. Eczanelerden kafanıza göre ilaç alamasanız da, kanser ilaçları da turizmin bir parçası. Bir şekilde kaçak olarak onları da edinmek mümkün oluyor ama her ilacı ülkeden çıkarmak o kadar kolay değil. Hayvan sömürüsü/işkencesiyle yapıldığını ilk başta bilmediğimden ben de bir şişe kanser önleyici takviye almış bulundum. Ancak, ilaç alıp da gümrükte takılanlara da denk geldim. Herhangi bir şey almayı sakın ha havaalanı duty free’sine bırakmayın, pahalı purolar satan bir dükkân dışında, orada pek bir şey yok.

Havaalanı

İstanbul’dan Havana’ya indikten sonra pasaport kontrol kuyruğunda uzun uzun beklemeye hazır olun. Turistin az olduğu bir ülkede neden bekleniyor? Çünkü kullanılan bilgisayarlar o kadar eski ve yavaş ki, sistem durmadan kendini kapatıyor. Yani aslında teknoloji yetersizliği yüzünden bekliyorsunuz. Bazı açılardan zaman makinesine binip 50 yıl geriye gitmişsiniz gibi düşünebilirsiniz. Bavulları almak içinse tam 2,5 saat bekledik. Üstelik nedenini de bilmiyorum çünkü ne İngilizce anons yapılıyor ne de İngilizce açıklama yapabilecek bir görevli bulunabiliyor.


İnternet

İnternetsiz gezemem derseniz bu kez de (saatlik) internet kartı satın almak için bekleyeceksiniz. İlle de alacağım derseniz havaalanında alın, şehre kıyasla daha az beklersiniz. İnternet oldukça ağır, sınırlı ve sayfalar yavaş açılıyor. Ancak gerçek bir gezgin, harita kullanmayı bilendir deyip senelerce her yeri internetsiz, kâğıt/basılı haritayla gezdim, ki o zamanlar akıllı telefon bile yoktu. Artık akıllı telefonlarda MAPS.ME uygulamasından önceden indirdiğiniz şehir haritasıyla çevrimdışı olarak her yeri gezebilirsiniz. Google Haritalar’dan çok daha kullanışlı. Kaldığınız otelde ve/veya evde de muhtemelen internet olacaktır; sanmam ki yine hızlı olsun. Biz hiç kullanmadık çünkü hiç gerekmedi ama bazı turistik yerlerde ücretsiz Wi-Fi noktaları var, zaten bir sürü insan oturmuş elindeki telefona bakıyorsa muhtemelen orada ücretsiz internet vardır.


         Spor

Tıpkı Türkiye’deki gibi sokaklarda top koşturan çocuklardan anlaşılabileceği üzere en popüler spor futbol olsa da, ülkenin millî sporu beyzbol. Hatta hediyelik eşya olarak beyzbol sopaları satılıyor. Karşılarına aldıkları Amerika’nın sporunu mu almışlar derseniz, hayır, aksine Amerika, Küba’nın sporuna konmuş, çünkü beyzbolun temeli Küba yerlilerine dayanıyor. 

Avrupa görmüş olanlar bilir, bizdeki tavla kültürüne benzer bir şekilde, parklarda genç-yaşlı herkes satranç oynar. Kübalılarsa sokaklarda, parklarda, her yerde saatlerce domino oynuyor, bir yandan da öyle sakin sakin oturmayıp gündemle ilgili çene çalıyorlar. Hatta bazı semtlerde mini turnuvalar bile düzenleniyor. Hediyelik eşya olarak da tahtadan domino setleri satılıyor. Küba’yı gezdiğim sıralarda Paris 2024 Olimpiyat Oyunları yapılıyordu ama oturup olimpiyatları izleyenlere veya mekânlardaki TV’lerde olimpiyatların açık olduğuna hiç rastlamadım. Yine de, altın madalya kazanıp 5. kez olimpiyat şampiyonu olarak tarihe adını yazdıran ve Fidel Castro’ya teşekkür edip madalyasını sosyalist devrime adayan Kübalı efsane sporcu Mijain Lopez Nuńez’i anmadan geçmeyelim.


*Küba yazı dizisinin devamında sırasıyla yer verilecek konular: Che, Santa Clara, Havana, Varadero, Cifuengos, Trinidad.

**Küba yazı dizisinin 1. Bölümü için bkz. https://erikhirsizi.blogspot.com/2025/05/kuba-baska-bir-dunya-halen-mumkun-mu-1.html

***Küba yazı dizisinin 2. Bölümü için bkz. https://erikhirsizi.blogspot.com/2025/05/kuba-baska-bir-dunya-halen-mumkun-mu-2.html

****Küba yazı dizisinin 3. Bölümü için bkz. https://erikhirsizi.blogspot.com/2025/06/kuba-baska-bir-dunya-halen-mumkun-mu-3.html

*****Yazıda kullanılan bütün fotoğraflar bana aittir. Üstlerine tıklayarak fotoğrafları daha büyük ve daha net görüntüleyebilirsiniz.