30 Nisan 2012 Pazartesi

Perdeyi perdelemek


Mayıs 1976’da aylık tiyatro dergisi Alkış’ın kapağında Kemal Tahir’in oyunlaştırılan öyküsü “Göl İnsanları” vardı. Tıp ve Diş Hekimliği fakültelerinin öncülüğünde kurulan İstanbul Üniversitesi Halk Tiyatrosu tarafından sergilenen bu oyunda, NTV programcısı Sedat Küçükay, 16 Mart katliamında öldürülen Cemil Sönmez ve babam Gürol Gökgül de yer alıyordu.

Amaçları devrimi halka taşımak üzere bir araç olarak tiyatrodan yararlanmak olan bu tiyatro grubu, işçiler ve onların hakkını yiyen patron arasındaki ilişkiyi anlatan bu eserin sonunu da değiştirmişlerdi amaçlarına uygun olarak. Baş karakter Hamdi, çalıştığı yeri terk etmek yerine kalıp patrona karşı mücadele ediyordu. 

9 Şubat 1976 tarihli Cumhuriyet gazetesi
İşaret edilen, oyunun kötü karakteri Patron (yani babam) 




1974 yılında kurulan İstanbul Üniversitesi Halk Tiyatrosu’nun sergilediği diğer oyunlar arasında Duman, Orhan Asena’nın “Yurttaş B-C”, Bekir Yıldız, Orhan Kemal ve Tanju Cılızoğlu’nun öykülerinden oluşan “Bu Toprağın İnsanları”, Nazım Hikmet, Enver Gökçe, Ahmet Arif’in şiirlerinden oluşan “Memleketimden İnsan Öyküleri”, İrfan Yalçın’ın “Pansiyon Huzur”, “Güneşin Katli” eserleri var.
Pansiyon Huzur
(Resmi tıklatarak büyütün)

İstanbul Üniversitesi Halk Tiyatrosu’nu, zamanın diğer tiyatrolarına nazaran daha ilgi çekici kılan üç özelliği var. İlki; üniversite tiyatrosu olmalarına rağmen, kendi üniversiteleri dahil hiçbir kuruluştan yardım almadan tamamen bağımsız hareket etmeleri. İkincisi, tiyatro eserinin sahneye konma sürecine halkı da dahil etmek yönündeki istekleri. 2 Şubat 1976 tarihli Cumhuriyet gazetesine verdikleri röportaja göre niyetleri “provaları halka açmak, halkın oyunlar üzerinde dilek ve önerilerini almak, böylece oyunları bir bakıma halkla birlikte oluşturup tiyatroyu biraz daha ‘seyirciyle oluşan bir olay’ durumuna getirmek”miş. Sonuncusu ise her şeyin imece usulü yapılması. 8 Nisan 1976 tarihli Vatan gazetesi röportajlarına göre “gruptaki her arkadaş kostüm, dekor ve reji çalışmasında eşit çaba harcıyor”muş.

1976’da devrim idealiyle doktor adaylarının kurduğu bağımsız bir halk tiyatrosu vardı.

2012’de… Devrim hayali bırakmış yerini demokrasi hayaletine… Devlet hastanelerinde doktor ölümleri pek revaçta… Tiyatro ise ne bağımsız ne de halktan; olmak üzere iktidarın elinde kukla.

Evet, devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi.*

* Tol - Murat Uyurkulak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder